Bana kalırsa bizim için asıl risk kendi içimizde.. Dışarıdan gelen tehditlere karşı birlikte hareket ediyorduk. Şimdi, iktidar nimetlerini elde etmek için rekabet ediyoruz.
Bir de inandığımız gibi yaşamayınca yaşadığımız gibi inanmaya başlıyoruz.
Hani, meşhur bir söz var: Baba sen dostlarımızdan koru beni, ben düşmanlarımla başedebilirim.
Hep söylüyorum: Kadın, para ve makam konusunda bizde zaaf çok büyük. Herkesin kendi içine bakması gerek önce.
Bakın, haram para ile hayır yapılmaz. Şeytan bizi Allah’la aldatmasın. Cami, yurt, kurs bahanesinin arkasına saklanmayalım. Zorla hayır olmaz..
Yolsuzluk ve torpil konusunda iktidarın herkesten daha dikkatli olması gerek.. İktidar yanlıları bu kapıyı aralarsa, bürokratlar kapıyı söker.
Her yerde, her zaman bu böyle. Dün böyle idi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. Bu işi sıfırlamak mümkün değil. Ama bir ölçüde, denetim ve caydırıcı bir ceza ile bu iş kontrol altına alınabilir. Bir de yapanın yanına kâr kalmaması gerek.
Cemaat iktidarı yolsuzlukla suçluyor, başkalarına, aleme öğüt veriyorlar ama, sanki sınav sorularını çalanlar kendileri değil. Sanki kamu kaynaklarını hortumlayanlar kendileri değil..
Her kesimde her çeşit insan var. Her kesimde dürüst insan da var, haksızlık yapan da..
Herkes AK Partililere yükleniyor ama, sanki CHP’liler çok dürüst.. MHP mi dürüst? BDP mi dürüst? Demirel mi, Çiller mi, Yılmaz mı dürüsttü..
Servet ve iktidarın dejenere edici bir etkisi var. Dikkat etmek gerek. Hele bir de, servet ve iktidarınız aklınız ve imanınızdan fazla ise ortada bir sorun var demektir..
Kamu malı bizim geleneğimizde “yetim malı” gibidir. Âyet ne diyordu: “Vay o namaz kılanların haline ki!”
Kedi, yavrusunu yemeye karar verirse, onu kediye benzetirmiş. Birileri yemeye karar verince âyetleri tevil edebiliyor. Hacca gidip günahlarını sildireceğini düşünenler yanılıyorlar..
Başbakan müfettişin denetim yapacağı firmada çay içerse haram olacağını söylüyor. Peki ya işi vermek ya da hakedişi ödemek için komisyon alanlar, bakanlıklardan, belediyelerden iş alıp % 20-30 fazlası ile başkasına işi satanlar, adres teslimi ihale yapanlar.. Bu iş böyle gidemez.
Kem alatla kemalat olmaz. Haram parayla hayır olmaz..
Güzel şeyler yaparken, helal olana haram katarak yaptığınız işi murdar etmeyin.
Bakın bu işin acısı sağlığınızdan, ailenizden çıkabilir. Son pişmanlık fayda vermez.
Her şeyi, gizlediklerinizi, gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var. Ve bir gün bu dünyada yaptığımız, yapmamız gerekirken yapmadığımız her şeyin hesabını vereceğimiz bir gün gelecek. Bu dünyada yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızla, ya kendi cennetimize kendi sırtımızda tuğla ya da kendi cehennemimize kendi sırtımızda odun taşıyor olacağız.
Yolsuzluk yapanlar yaptıklarının gizli kalacağını sanmasınlar.. Bu gerçekler bir gün bir şekilde ortaya çıkar.. Korku ve utanç yakanızı bırakmaz. Tehdit ve şantaja boyun eğmek zorunda kalabilirsiniz.
Hani derler ya, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.. Çocuklarınıza utanacakları bir miras bırakmayın. Bu iş bu dünyadaki rezillikle kalmaz. Ahiretinizi berbat edersiniz.
İktidar sahipleri “cam ev”de oturmak zorundadır. Davutoğlu’nun bu durumu ciddiye alması, siyasi irade, bürokrasi ve yerel yönetimlerdeki rüşvet, torpil iddialarının üzerine ciddiyetle gitmesi gerek.. Bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir.. Selam ve dua ile.
ABDURRAHMAN DİLİPAK 02.12.2014