Bugünlerde…
Mallarımız arttı, vicdanlar azaldı.
Daha büyük evlerde daha küçük ailelerle yasıyoruz.
Konforumuz arttı. Keyiflerimiz azaldı. Diplomamız bol, sagduyumuz az.
Uzmanlıklar arttı, sıkıntılar çogaldı. Ilaçlar peynir ekmek gibi,
hastalıklar arttı. Aksam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz.
Az kitap okuyor çok lüzumsuz isle ugrasıyoruz. Varlıgımızı artırdık,
degerimizi kaybettik. Çok konusuyor, az gönül veriyor, bol yalan söylüyoruz.
Para kazanmayı ögrendik, kalp kazanmayı bilmiyoruz. Oysaki Yunus Emre asırlar öncesinden “ eger bir kalp kırdı isen / su kıldıgın namaz degil…” diye söylüyor.
Hayata yıllar ekledik, yıllara hayat katamadık. Aya kadar gidip gelmeyi biliyoruz, komsumuza geçip selam veremiyoruz. Uzaya çıktık ruhun derinliklerine inemiyoruz. Havayı temizledik insanları ve ruhları kirlettik. Atomu parçaladık önyargılarımızı yıkamadık. Çok yazıyor az gelisiyoruz. Acele etmeyi ögrendik, sabırlı olmayı bilmiyoruz. Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı. Tanıdıklar çogaldı, dostlar azaldı. Çabalar arttı, mutluluklar azaldı. Bilgisayar agları kuruyoruz, kendi aramızda iletisim kuramıyoruz. “Dünya barısı” der, silahlanırız. Daha mutlu olmak için somurtarak çalısıyoruz.
Eve çift maas giriyor, çiftler bosanıyor. Güzel evler yuva olmuyor. Herkes kilolarından kurulmak istiyor, kimse günahlardan kurtulmak için çalısmıyor. Bir dügmeye basarak dünyanın öbür ucuna gidiyoruz, yanımızdaki arkadasımızın gönlüne gidemiyoruz.
Perisan gönüllere gönlümüzde yer açamıyoruz.
Velhasıl vitrinlerin dolu, gönüllerin bos oldugu günlerde yasıyoruz.